O Eylül çocuktum ben, ceplerim misket dolu
Anlamazdım sağ neydi, sol ise neyin solu
Sokaklar bölünmüştü aklım ermezdi niçin
Ne kavgalar çıkardı bir iki adım için
Bozulmuştu dostluğun, kardeşliğin dokusu
Her taraf kan lekesi, her yer barut kokusu
Parsellenmiş okullar, sınıflar bölüm bölüm
Koridorlarda her gün kol geziyordu ölüm
Her direkte bir afiş, her duvarda bir yazı
Mahkum firar peşinde, her hücrede bir kazı
O Eylül çocuktum ben gülücükler saçardım
Bir ses duysam korkudan hemen eve kaçardım
II
Bir gün bizim bahçeye genç bir adam atladı
Ve ardından üst üste üç el silah patladı
İlk o gün şahit oldum tabancanın sesine
Kurşunlardan birisi saplandı ensesine
Ve genç bir beden düştü yapraklar arasına
Fazla dayanamadı kör kurşun yarasına
Gözlerimin önünde yitip giden bir candı
O Eylül birçok Ana aynı ateşle yandı
Bu ölümün sebebi gayet açık ve netti
O kendi Ülkesinde bir sınır ihlâl etti
O Eylül çocuktum ben, cepte taş elde sapan
Sonra öğrendim bizdik Eylül'ü suçlu yapan
Sunu: İkinci bölüm kurgu değil, gerçektir....